30 Nisan 2017 Pazar

CİLT BAKIM SERİSİ #2 Cilt Bakım Ürünleri


Bu yazımda sizlere daha önce başlatmış olduğum cilt bakımı serisinin ikinci bölümünden yani cilt bakım ürünlerinden bahsedeceğim. Serinin ilk yazısı için tıklayın.


Cilt bakımı sağlıklı ve genç kalan bir cilt için çok önemli olan hayatımızın içinde mutlaka yer alması gereken bir davranış biçimidir. Davranış biçimi diyorum çünkü ancak düzenli olarak hayatımızın içine soktuğumuzda etkili olmaktadır. Düzensiz yapılan bir cilt bakımı hiç yapmamaktan daha kötü sonuçlar doğurabilmektedir.
Cilt bakımının yapı taşlarını oluşturan önemli ürünler vardır. Bu yazımızdan çok ayrıntılı olmasa da tanışma amaçlı bu ürünlerden bahsetmek istiyorum.



 ·Makyaj temizleyici:

Cilt bakımımıza makyaj temizleyici kullanarak başlıyoruz. Makyaj temizleyiciler değişik formlarıyla bize çok fazla seçenek sunmaktadır. Yağ, köpük, mendil, losyon ve temizleme suyu gibi birçok farklı formu mevcut. Bunlar içerisinde de bana göre en pratik olanı mendiller. Ancak mendiller tam bir temizlik sağlamaz ve daha çok acele durumlarda kullanmak gerekir. Son zamanlarda sıkça duyduğumuz Hindistan cevizi yağı da makyaj temizlemede sıkça kullanılan bir üründür.
Tüm bu seçeneklerin yanında cilt bakımı yapmasanız bile her gece mutlaka makyajınızı silerek uyumalısınız. Çünkü ciltte makyajla uyumak cildinizin gece kendisini yenilemesini engeller, cildinizde sivilce oluşmasına ve çeşitli problemlere sebep olur.




        
 ·Yıkama ürünleri:

Yıkama ürünleri suyun temizleme ve arındırma özelliğine destek olur. Cildin yenilenmesinde önemli
bir etkiye sahiptir. Hem sabah uyanınca hem de gece uyumadan önce kullanılabilir.

       




 · Peeling:

Peelinler tanecikli yapıları sayesinde cildi ölü deriden ve siyah noktalardan arındırmaya yardımcı olur. Peeling yaparken çok dikkatli olmak gerekir. Çünkü özensiz, bastırarak veya çok sık uygulanan peelinler cildinizi tahriş edebilir. Ayrıca sivilceli cilde peeling uygulamak sivilcelerin daha da yayılmasına neden olmaktadır.

         




  
 ·Yüz maskesi:

Maskeler cildi arındırıp temizlemenin yanı sıra cildi besleyen ve nemlendiren ürünlerdir. Maske seçimi ve uygulamasında cilt tipine dikkat etmek çok önemlidir.
Çünkü cilt tipine uygun olarak seçilmeyen ve uygulanmayan maskeler cildin zarar görmesine sebep olabilir.  Maskeler haftada 1-2 defa iyi temizlenmiş cilde uygulanmalıdır.

       


 ·Tonik:

Tonik cilt bakımında asla atlanmaması gereken önemli bir basamaktır. İçeriğindeki arındırıcı, rahatlatıcı ve antiseptik özellikli maddelerle cilt bakımının tamamlayıcı ürünüdür. Ciltte bütün gün biriken makyaj kalıntısı ve kirin derinlemesine temizlenip ciltten atılmasını sağlar.





         

 ·  Nemlendirici:

Cilt bakımı rutininizi her zaman bir nemlendirici ile bitirmelisiniz. Nemlendiriciler sanılanın aksine sadece kuru ciltlere değil yağlı ve karma ciltlere de kullanılmalıdır. Çünkü cilt bakımında kullanılan
diğer ürünler sadece ciltteki zararlı maddeleri değil yararlı olan koruyucu maddeleri de temizler. Nemlendiriciler ciltten giden yararlı maddelerin yerine gelmesini ve cildin tekrardan korunaklı hale dönmesini sağlar.






          Bu yazıda sizlere kısaca cilt bakım ürünlerini tanıttım. Daha sonra hepsini ayrıntılı olarak tek tek işleyeceğim. Tüm bu ürünleri seçerken en önemli unsur cilt tipinizi bilmek ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmaktır. Eğer cilt tipinizi bilmiyorsanız buradan cilt tiplerine ve özelliklerine ulaşabilirsiniz.

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. 

26 Aralık 2016 Pazartesi

Flormar Correct & Conceal Oje

Flormar geçenlerde CC adında bir oje serisi çıkardı. Bu seri çıktığında oldukça ses getirdi, bir sürü blogda hakkında birçok şey yazıldı. Ben de bu ürün hakkında deneyimlerimi paylaşmak için bu yazıya başladım.
Öncelikle bu seri base coat denilen tırnağı ojeye hazırlayan taban kat olarak kullanılıyor. Base coat tırnak tonunu eşitleyerek üzerine sürülen ojenin tam rengini vermesini ve eşit dağılmasını sağlıyor.
Ürünün vaatleri ise şöyle; içeriğindeki Nar ve Mor Menekşe Tohumu yağları ve keratin karışımı ile tırnağın rengini eşitlemek, tırnağa koruyucu bir katman sağlamak, uv ışınlarından korumak ve tırnağı güçlendirmek. Peki, bu vaatleri ne kadar yerine getiriyor diye soracak olursanız bence tırnak rengini eşitlemek ve katman oluşturmak açısından oldukça başarılı. Koyu renk ojeleri sürünce tırnaktan çıkmama, tırnağı sarartma sorununu ortadan kaldırıyor. Tırnağın güçlendirme ve uv ışınlarından koruma özelliği gözlemlemesi uzun süren etkiler olduğu için şu an yorum yapamıyorum elbette. Kalıcılık konusunda ise direkt ojeyi sürmenin aksine base coat ve top coat uygulamaları yapılarak sürülen ojelerin daha profesyonel sonuçlar doğurduğu bir gerçek. Bu ürün de bir top coat (üst katman) ojesiyle desteklendiğinde kalıcılık sağlıyor tabi ki.
006
Bu ürünü almak yerine herhangi bir nude oje de aynı etkiyi verebilir evet ama bence bu ürün normal ojelerden daha ince yapıda.

Ben basit bir manikür işleminden sonra bu ürünü tırnağıma çok ince bir katman halinde sürüyorum. Kuruduğunda üzerine ojemi uyguluyorum ve en son olarak da şeffaf bir top coat uyguluyorum. Ha yok canım nude oje sürmek isterse bu ürünü tek başına iki katman olarak uygulayarak çok güzel, çok bakımlı ve uğraşılmamış görüntüsü veren tırnaklara kavuşuyorum.
Tek başına sürmek isteyenler ve ya daha açık ve ya koyu alt ton oluşturmak isteyenler için bu ojenin 5 renk seçeneği ve 4,95 ₺ fiyatı var. Bendeki orta tonlardan olan 003 Nude Pink rengi. Ben üründen memnunum ve bu konuda deneyimlerimi sizinle paylaştım umarım sizlerin de işine yarayacak açıklayıcı noktalara değinmişimdir, okuduğunuz için çok teşekkür ederim :)


Ürün linkine buradan ulaşabilirsiniz.

18 Aralık 2016 Pazar

Likit Mat Rujlar

Konuya başlamadan önce söylemek istediğim bir şey var. Bloğumu ilk açtığımda 1 ayda tam 1000 tıklanmaya ulaştı. Bilmiyorum iyi bir sayı mı ama benim için çok önemli gerçekten. Beni destekleyen, katkıda bulunan herkese çok çok teşekkür ediyorum. Araştırmak, yazmak ve yazılarımla birilerine hitap edebilmek çok güzel bir duygu. Anlatımlardaki hatalarımın farkındayım bu hataları elimden geldiğince düzeltmeye çalışıyorum ama ne kadar hata da yapsam bütün bu yazılar benim göz bebeklerim ve bir şeyler için emek vermek çok harika bir duygu. Zamanla geliştirip daha düzgün yazılar yazabileceğime inanıyorum. Tekrardan herkese çok teşekkür ederek yazıma başlıyorum :)

Bu yazıdaki konumuz likit mat rujlar. Likit mat rujlar son zamanların en popüler dudak ürünleri oldu. Bir ürün bu kadar popülerse ve seviliyorsa bunun bir sebebi olmalı dedim ve ufak bir araştırma ile bu yazıya başladım.

Hemen hemen her markanın likit mat ruju mevcut artık. Bu yazıda Türkiye’de bulunan ve en popüler olanlarını inceleyeceğiz ama önce likit mat rujların neden bu kadar sevildiği ve hatta neden sevilmesi gerektiği üzerine konuşacağız.

Son dönemlerde klasik ruj yapılarının yerini mat rujlara bırakmasındaki en önemli etken şüphesiz mat rujların kalıcılığıdır. Likit mat rujlar da klasik stick rujlardan çok daha kalıcı olduğu için çok sevildi ve her markada aranmaya başladı. Bütün markalar kendi likit mat rujlarını çıkardı. Bu likit mat rujların marka farklılıklarına göre kalıcılıkları ve yapıları değişse de genel olarak fazla kalıcılar.
Likit mat rujların bu kadar kalıcı olması dudakları kurutmasını da beraberinde getiriyor. Yine markalara göre değişse de çoğu likit mat ruj genel olarak dudağı kurutuyor. Bunun önüne geçmenin yolun ise bu rujları uygulamadan önce bir dudak balmı ve ya dudak kalemi kullanmak. Bu sayede dudak ve ruj arasında bir katman oluşturarak rujun direkt olarak dudağı etkilemesini ve kurutmasını önlemiş oluyoruz.

Bu özelliklerinin yanında LMR’ların en önemli özellikleri ise fırçaları. Fırçalı yapıda olması dudak çizgisini daha kolay çizmede yardımcı oluyor ve bu sayede dudaklarınızı çerçevelemek için tekrar bir dudak kalemine ihtiyaç duymamış oluyorsunuz. Özellikle de acele yapılan makyajlarda birazcık dikkat ederek çok başarılı sonuçlar ortaya çıkarılabiliyor.
Bu rujların kalıcı olması oldukça güzel bir özellik ancak makyajı silerken bu özellik biraz yorucu olabiliyor. Bunu engellemek için de yağlı bir makyaj temizleyici kullanmak işinizi çok kolaylaştırıyor.

Likit mat rujların özelliklerinden bahsettikten sonra şimdi de biraz markalar üzerine okuduklarımı ve kendi yorumlarımı anlatmak istiyorum.

  •      Pastel Daylong Lipcolor Kissproof: Pastel markasının likit mat rujları yapısının beğenilmesi ve fiyatının uygun olması nedeniyle ülkemizde en çok satılan LMR serisi. Bazı kaynaklardan birkaç rengi dışında diğer renklerinin beğenilmediği yazıyor ancak bütün indirimlerde raflarda tükendiğini görebiliyoruz. Pastel’in ince ve kalıcı yapıda olduğu söyleniyor. Ben hiç denemedim ancak bu kadar insan aynı şeyi söylüyorsa öyledir diye düşünüyorum.






  •        The Balm Meet Matte Hughes Long Lasting: The Balm’ın far paletlerini birçok kez kullandım. Likit mat rujlarını ise asla bulamıyorum deneme şansım bile olmadı. Ya indirimde olmuyorlar ya da indirimde bana uygun renklerini bulamıyorum. Ama kullanıcı yorumlarına göre herkes oldukça memnun. En popüler (ve hemen biten) renkleri ise charming ve commited.




  •        Note Mattemoist Lipgloss: Benim ilk denediğim likit mat ruj Note’un bu rujları. Yapıları kokuları renkleri o kadar güzel ki… En çok da yapısı beni kendine çekiyor çünkü dudaklarınıza sürdüğünüzde sanki yumuşacık bir yüzeye dokunuyor gibi hissettiriyor. Dudakları da bence hiç kurutmuyor kesinlikle bu listedeki en sevdiğim seri Note’un serisi.






  •        Golden Rose Longstay Liquit Matte Lipstick: Golden rose da fiyatı ve yapısı dolayısıyla çok sevilen LMR serisi. Bence kalıcılığı oldukça iyi ve renk seçeneği çok fazla. Bende 12 numarası var ve rengi gerçekten çok güzel.








  •          Mac Retro Matte Liquit Lip Colour: Mac profesyonel makyaj ürünleri üreten bir marka. Birçok ürünü herkesçe seviliyor ve biliniyor. Likit mat rujları da yine bu profesyonelliğin bir ürünü olarak çok iyi kalitede ve yapıda. Dudakları çok fazla kurutmadığı söyleniyor. Denemedim ama en yakın zamanda denemeliyim diye düşünüyorum.





Benim likit mat rujlar hakkındaki araştırmalarım ve yorumlarım bu şekilde. Umarım doğru anlatabilmişimdir. Yeni yazılarda görüşmek üzere :)


11 Ekim 2016 Salı

CİLT BAKIMI SERİSİ #1 Cilt Tipleri




Bu yazımda sizlerle cilt tiplerini ve kısaca bu cilt tiplerine uygun yapılması gereken cilt bakımını paylaşacağım. Bu yazı cilt serimizin ilk yazısı olacak umarım okurken keyif alırsınız ve bilgilendirici olur.

Cildimiz sebum üretimi ve gözenek oranlarına göre değişik cilt tiplerine ayrılır. Cilt tipimizi bilmek yapacağımız bakımın ilk adımıdır.  Cilt tipimizi bilmeden yaptığımız bakım cildinize faydadan çok zarar verir.  Cildimi temizleyeyim derken onu incitmemize sebep olabilir.  Bu nedenle cilt tipimizi iyi bilmeli ve buna uygun bakım yapmalıyız.  Cilt tipini öğrenmenin çeşitli yöntemleri vardır.  Bunlardan en basiti cildi gözlemlemektir.  Cilt tiplerinin özelliklerini bilerek kendi cildimizin nasıl bir cilt tipinde olduğunu gözlemleyerek bulabiliriz.  Başka bir yöntem de cildi temizleyip kuruladıktan sonra parmaklarla dokunarak cildi hissetmektir. Parmağınızla dokunduğunuzda eğer yağlı bir his kalıyorsa bu cildinizin yağlı olduğunu, yağlı bir his kalmıyorsa normal olduğunu ve ya gerginlik hissettiriyorsa bu cildinizin kuru olduğunu işaret eder.
Cilt tipimizi öğrendikten sonra sıra cilt tipimizi tanımaya ve ona uygun bakım yapmaya geldi. Uzmanlara göre cilt tipleri 5’e ayrılır. Bunlar kuru, yağlı, karma, normal ve hassas ciltler. Bunların yanında bazı kaynaklar sivilceli cildi de bir cilt tipi olarak saymaktadır.

Şimdi kısa kısa cilt tiplerinden bahsedeceğim.

Kuru ciltler: Bu cilt tipi kuru, gergin ve pul pul dökülmeye yatkın bir cilt tipidir. Temizleme sonrası gerginlik hissettirir ve iyi nemlendirilmeye ihtiyacı vardır. Kuru ciltler için genellikle E vitamini barındıran ürünler önerilir. Bu cilt tipine erken yaşlardan itibaren doğru bakım yapılması önemlidir aksi takdirde ileriki yaşlarda kırışıklıklar oluşur. Bu nedenle kuru ciltler her zaman nemlendirici ve besleyici ürünlerle desteklenmelidir.

Yağlı ciltler: Yağlı ciltler her daim yağlı ve parlak görünür. Sivilce oluşumuna oldukça meyilli bir cilt tipidir. Ama kesinlikle tamamen kurutana kadar temizlemek gerekir. Çünkü ciltteki sebum (yağ bezlerinin meydana getirdiği salgı) cildimizi dış etkenlerden koruyan bir maddedir ve cilt tamamen kurutulmamalıdır. Yağlı cilt kurutulduğunda kendini korumak için daha fazla yağ üretmeye başlayacaktır. Bu nedenle her bakım sonrası cilt su bazlı, yağ içeriği olmayan ama cildi güzelce besleyen bir nemlendirici ile nemlendirilmelidir. Bu cilt tipinde temizlik için arındırıcı ürünler kullanılmalıdır. Kil içeren ürünler de sıkça tavsiye edilir.

Normal cilt: Bakımı en kolay olan cilt tipidir. Ne gerilecek kadar kuru ne de aşırı yağlıdır. Bu cilt tipi esnek, canlı ve elastik bir yapıya sahiptir. Az bir bakımla bile ileriki yaşlarda parlaklığını ve esnekliğini koruyabilen bir cilt tipidir.
Karma cilt: En yaygın görülen cilt tipidir. Bu cilt tipinde alın burun ve çeneyi kapsayan “T” bölgesi yağlı yanaklar kurudur. T bölgesine uygun olarak kullanılan ürünler yanaklarda kuruluk ve kaşıntı gibi sorunlar çıkarabilir. En uygun bakım ise bölgesel bakımdır. Yani yanaklara ayrı ürün T bölgesine ayrı ürün kullanmak gerekir.

Hassas ciltler: Genelde kuru ve gergin hissettiren bir cilt tipidir. Kaşıntı ve yanmalar görülür ve yer yer kızarıklıklar ve pul pul dökülme rastlanır. Bu cilt tipine hafif yapıdaki ürünler kullanmak gerekmektedir.

Sivilceli cilt: Sivilceli cilt ergenlikte birçok kişide görülür ancak bazı ciltler ileriki yaşlarda da bu sivilcelilik durumunu sürdürmektedir. Bu ciltlerde bir dermatoloğa görünmek en doğrusudur. Ancak dikkat etmeniz gereken çok önemli bir nokta vardır o da bu cilt tipine peeling uygulamamak. Çünkü peeling taneli yapısı sebebiyle sivilceleri tahriş ederek cilde daha çok yayılmasına neden olabilir.
Genel olarak cilt tiplerinin özellikleri bu şekilde. Ancak hangi cilt tipine sahip olursanız olun dikkat etmeniz gereken konu bu cilt sizin hayatla olan ara yüzünüz ve hayatınızın her yaşında sizinle olacak. Bir elbise gibi eskidiğinde atıp yenisini alamazsınız bu sebeple ona iyi bakmak, onu korumak zorundasınız.  

Cilt serimizin ilk yazısı bu şekildeydi, bundan sonra haftalık olarak ciltle ilgili çeşitli konulara değineceğim cilt konulu yazılar paylaşacağım. Sizin de özellikle merak ettiğiniz konular varsa lütfen yorum olarak bırakın bir sonraki yazımda görüşmek üzere, okuduğunuz için teşekkür ederim :)

2 Ekim 2016 Pazar

90'ları Günümüze Getirmek

90’lar sosyal ve gündelik yaşam anlamında günümüzü en çok etkileyen on yıl olmuştur.  Bu dönemde Türkiye’de özel televizyonlar hayatımıza girmiştir. Popüler kültürün Türkiye’de başlamasında bu özel televizyonların büyük etkileri vardır. Bu dönem fedakârlığın hazza dönüştüğü, hazzın ise edinilen değil satın alınan ve tüketilen bir şey olarak kabul edildiği bir dönemdir. Tüketim toplumu haline gelinen bu dönemde moda ve güzellik anlayışı da hızla değişiyor ve sürekli yeni akımların etkisine giriyordu. Bu yazımda 90’ların moda ve güzellik akımlarını ele alacağım ve günümüzdeki yansımalarını anlatacağım, iyi okumalar :)
Bu dönemin olmazsa olmaz makyaj akımları:
  •           90’lar makyajı çok keskin hatlara sahipti ve zıtlık söz konusuydu, dudaklara koyu renk ruj sürünce gözlere mutlaka açık renk far sürülürdü, eğer dudaklara açık renkte ruj sürüldüyse gözlere tabi ki koyu renk far uygulanırdı.  
  •           Açık renk ruj ile mutlaka kahverengi bir dudak kalemi kullanılır dudağın etrafı çerçevelenirdi. Sanırım dudakları çerçevelemek 90’larda en olmazsa olmaz makyaj akımıydı.
  •           Farlar kahverengi gibi doğal tonlarda seçilirdi ve kaşlar bir yay gibi incecik ve kavisliydi.
  •           Ten rengine uygun mat fondöten kullanılırdı ve allık olarak da ya kahve tonları seçilir ya da direkt olarak bronzer uygulanırdı.
  •           Kabarık kıvırcık saçlar ya da dümdüz kısacık saçlar kullanılırdı. Saçlarda en önemli akım ise saça tost yapılmasıydı. Günümüzde toni&guy’ın sea salt isimli ürünü sayesinde o dağınık saçlara yeniden dönüş yapıldı diyebiliriz.

90’ların güzellik akımları bu şekildeydi peki ya 90’larda moda nasıldı?

Choker
×          90’larda modayı birçok akım etkilemekteydi bu akımlardan en çok bilineni dağınık ve özensiz fakat bu dağınıklıkla şık görünen grunge akımıydı. Bu akım hakkında özellikle bir yazı yazacağım ama genel olarak 90’larda sıkça görülen oduncu gömlek, motorcu ceketi ve botları, dağınık saçlar, bandana gibi ayrıntıların hepsi bu akımın etkisi ile oluşmuştu. Bunun dışında kat kat etekler tığ işi bustiyerler, yırtık yüksek bel kotlar ve crop toplar 90’larda çok fazla yer tutmaktaydı. Günümüzde sıkça crop top ve yüksek bel kombinleri görmekteyiz. Bunların hepsini günümüzde bolca görmemizin 90’ların yakın bir on yıl olmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Gün geçtikçe moda anlayışı ve moda olan şeyler değişiyor ancak bazı şeyler var ki tekrar tekrar döneminin mezarından çıkarılıp yeniden şimdiye uyarlanıyor ve moda yapılıyor. 90’larda kullanılan yüksek bel momjeanleri son bir yıldır bütün mağazaların vitrinlerinde görmek mümkün. Choker’lar da 90’lardan günümüze taşınan ürünlerden biri ve evet o da son bir yıldır herkesin boynunda gördüğümüz aksesuarlardan.                
           90’lar moda ve güzellik hakkındaki değerlendirmelerim ve bir şeylerin moda yapılması konusunda fikirlerim bu şekildeydi, umarım bilgilendirici olmuştur. Okuduğunuz için teşekkür ederim yorum yapmayı lütfen unutmayın :)

20 Eylül 2016 Salı

Douglas'ın Türkiye'den çekilmesi ve %50 indirim


Herkese merhaba,
Bugün tesadüfen Douglas'ın önünden geçerken %50-70 indirim yazısını gördüm ve daldım içeri. Bir de ne göreyim bütün standlar ya boş ya da bir iki ürün anca var, satış görevlileriyle konuştuğumda bana artık Douglas'ın Türkiye'den çekildiğini söylediler. Diğer markaları Boyner'de Sephora'da bulabiliriz nasıl olsa diyerek Douglas'ın kendi ürünlerine yöneldim. Çok az ürün vardi ama bir jumbo eyeshadow pen (uzun zamandır beğendiğim rengi), bir oje ve bir renkli eyeliner aldim Douglas'tan bana hatıra kalsın istedim. Eğer sizin de alacaklarınız varda her şey bitmeden bir Douglas'a uğrayın her şey aşırı ucuz :) 
Okuduğunuz için teşekkür ederim, yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

18 Eylül 2016 Pazar

Rahatlık ve Şıklık:Mid-Heel



Herkese yeniden merhaba,
Moda konulu ilk blog yazımla karşınızdayım. Benim moda konulu yazılarımda günümüzde trend olan moda akımlarını değerlendirmek üzerine olacak.
Başlangıç olarak çok sevgili topuklu ayakkabılarımızdan bahsetmek istiyorum. Topuklu ayakkabılar yüzyıllardır kadınlara güzellik uğruna büyük acılar çektiren ancak görüntüsüyle de cezbetmeyi her daim başaran bir ayakkabı modeli olmuştur. Çeşitli model ve şekillerde olmasının yanında modern topuklu ayakkabının Leonardo Da Vinci tarafından tasarlandığı hakkında bazı söylentiler dolanmakta.
Kısaca kronolojisinden bahsedecek olursak topuklu ayakkabıların yaygınlaşması 17. Yüzyılda başladı.  1789 Fransız ihtilali döneminde ise insanların rahatına geri dönmek istemesi ile  yerini tekrardan düz taban ayakkabılara bıraktı. Fakat 19. Yüzyıldan sonra topuklu ayakkabılara tekrar bir dönüş yaşandı ve günümüze kadar devam etti.
Topuklu ayakkabılar evet çok güzel görünüyorlar ancak sağlığımızı açısından oldukça zararlılar, özellikle de çok yüksek (high-heel) modeller.
Yok, ben illa topuklu giyeceğim diyorsanız (benim gibi) o zaman yüksek topukluların bu zararlarını bir nebze olsun engelleyen mid-heel model ayakkabılarla tanışmalısınız.
1930, 40 ve 50’lerde oldukça popüler olan bu topuklar günümüzde tekrar trend olmaya karar vermiş durumda. Günümüzün koşuşturmacası içerisinde hem topuklu giyip hem de rahat hareket etmek isteyenler için güzel bir keşif. İnce ve kalın topuk seçenekleriyle mağaza vitrinlerinde yerlerini çoktan aldılar. İnce topuk olanlar daha geçmiş havası estirmekle birlikte zarif ve hanım hanımcık bir görüntü sağlıyor. Kalın topuklular ise daha çok spor şık tarz yaratıyor bize. Ben özellikle kalın topuk olanlar için rahatlık garantisi verebilirim. O kadar rahat ki ilk aldığımda bir hafta boyunca ayaklarımdan çıkarmamıştım 
Yüksek topukların verdiği zararlardan korunmak ve zarafetinden ödün vermek istemeyenler için mid-heel’ler biçilmiş kaftan. Hazır geçmişe dönüş akımı etkinken bir tane mid-heel edinmenin tam zamanı.

Benim mid-heel ayakkabılar hakkındaki fikirlerim bu şekilde. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı unutmayın lütfen :)