20 Eylül 2016 Salı

Douglas'ın Türkiye'den çekilmesi ve %50 indirim


Herkese merhaba,
Bugün tesadüfen Douglas'ın önünden geçerken %50-70 indirim yazısını gördüm ve daldım içeri. Bir de ne göreyim bütün standlar ya boş ya da bir iki ürün anca var, satış görevlileriyle konuştuğumda bana artık Douglas'ın Türkiye'den çekildiğini söylediler. Diğer markaları Boyner'de Sephora'da bulabiliriz nasıl olsa diyerek Douglas'ın kendi ürünlerine yöneldim. Çok az ürün vardi ama bir jumbo eyeshadow pen (uzun zamandır beğendiğim rengi), bir oje ve bir renkli eyeliner aldim Douglas'tan bana hatıra kalsın istedim. Eğer sizin de alacaklarınız varda her şey bitmeden bir Douglas'a uğrayın her şey aşırı ucuz :) 
Okuduğunuz için teşekkür ederim, yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

18 Eylül 2016 Pazar

Rahatlık ve Şıklık:Mid-Heel



Herkese yeniden merhaba,
Moda konulu ilk blog yazımla karşınızdayım. Benim moda konulu yazılarımda günümüzde trend olan moda akımlarını değerlendirmek üzerine olacak.
Başlangıç olarak çok sevgili topuklu ayakkabılarımızdan bahsetmek istiyorum. Topuklu ayakkabılar yüzyıllardır kadınlara güzellik uğruna büyük acılar çektiren ancak görüntüsüyle de cezbetmeyi her daim başaran bir ayakkabı modeli olmuştur. Çeşitli model ve şekillerde olmasının yanında modern topuklu ayakkabının Leonardo Da Vinci tarafından tasarlandığı hakkında bazı söylentiler dolanmakta.
Kısaca kronolojisinden bahsedecek olursak topuklu ayakkabıların yaygınlaşması 17. Yüzyılda başladı.  1789 Fransız ihtilali döneminde ise insanların rahatına geri dönmek istemesi ile  yerini tekrardan düz taban ayakkabılara bıraktı. Fakat 19. Yüzyıldan sonra topuklu ayakkabılara tekrar bir dönüş yaşandı ve günümüze kadar devam etti.
Topuklu ayakkabılar evet çok güzel görünüyorlar ancak sağlığımızı açısından oldukça zararlılar, özellikle de çok yüksek (high-heel) modeller.
Yok, ben illa topuklu giyeceğim diyorsanız (benim gibi) o zaman yüksek topukluların bu zararlarını bir nebze olsun engelleyen mid-heel model ayakkabılarla tanışmalısınız.
1930, 40 ve 50’lerde oldukça popüler olan bu topuklar günümüzde tekrar trend olmaya karar vermiş durumda. Günümüzün koşuşturmacası içerisinde hem topuklu giyip hem de rahat hareket etmek isteyenler için güzel bir keşif. İnce ve kalın topuk seçenekleriyle mağaza vitrinlerinde yerlerini çoktan aldılar. İnce topuk olanlar daha geçmiş havası estirmekle birlikte zarif ve hanım hanımcık bir görüntü sağlıyor. Kalın topuklular ise daha çok spor şık tarz yaratıyor bize. Ben özellikle kalın topuk olanlar için rahatlık garantisi verebilirim. O kadar rahat ki ilk aldığımda bir hafta boyunca ayaklarımdan çıkarmamıştım 
Yüksek topukların verdiği zararlardan korunmak ve zarafetinden ödün vermek istemeyenler için mid-heel’ler biçilmiş kaftan. Hazır geçmişe dönüş akımı etkinken bir tane mid-heel edinmenin tam zamanı.

Benim mid-heel ayakkabılar hakkındaki fikirlerim bu şekilde. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

17 Eylül 2016 Cumartesi

Makyajın Tarihi Hakkında Kısa Bir Sohbet



Herkese yeniden merhaba,
Bu yazımda günümüzün vazgeçilmez rutini olan makyajın tarihi hakkında kısa bir tarihçe yazacağım. Birçok blogda gördüm fakat makyaj üzerine bir blogum olacaksa mutlaka ben de yazmalıyım böyle bir yazı diye düşündüm ve geçtim klavye başına.
Öncelikle makyajın günümüzdeki maksadıyla ilk kullanımı Antik Mısır'a dayanmaktadır.  O dönemde hayvan yağından üretilen farlar ve siyah sürmeler kullanılmaktaydı. Oje niyetine ise kına kullanılması oldukça yaygındı.
Oje demişken ilk oje ise M.Ö. 3000'de Çin'de kullanılmıştır. Bal mumu, renkli boya, sakız ve yumurta akı ile elde edilen madde günümüzdeki ojenin temellerini atmıştır.
Antik Aztek ve İnka'da bir böcekten elde edilen kırmızı boya ile kadınlar dudaklarını ve tırnaklarını boyamaktaydılar.
Antik Roma'da ise kırışıklıklar ve çiller ölümcül hastalıkların belirtisi zannedilirdi ve tedavisi için çeşitli yöntemler geliştirilmişti. Kuğu yağı ve eşek sütü kırışıklıklar için, salyangoz külü ise çiller için kullanılmaktaydı.
Yine Antik Roma'da soylu kadınların güzellikleriyle ilgilenen ve onlar için kozmetik ürünleri hazırlayan kişisel hizmetçileri olduğu bilinmektedir.
1400'lerde Beyaz Üstübeç adındaki bir madde günümüzün fondöteni olarak kullanılmaktaydı. bu madde o kadar zararlıydı ki ölüme bile neden olmaktaydı.
Kraliçe Elizabeth döneminde ise kadınlar kaş ve kirpiklerini katran ile boyarlardı. Kötü kokusu ve körlüğe neden olması sebebiyle bu da oldukça zararlı bir kozmetik ürünüydü.
Viktorya döneminde makyaj yapmak fahişelerin ve sahne sanatçılarına atfedilen bir şeydi. Bu sebeple soylu hanımefendiler makyaj yapmazlardı :)
Biraz daha günümüze yaklaşırken Coco Chanel'den bahsetmeliyim. Onun için daha ayrıntılı bir blog yazısı daha yazacağım. Şimdilik konumuzla ilgili olarak Bronzlaşma modasını Coco Chanel'in bulduğunu söyleyebilirim. Moda ikonu Coco Chanel sadece yanlışlıkla güneş altında kalarak böylesine büyük bir moda akımının temellerini atmıştır.
19. yy'a kadar kullanılan zararlı kimyasal içeren kozmetik ürünleri günümüzde yerini ileri teknoloji laboratuvarlarda üretilen kozmetik ürünlerine bırakmış durumda.
Birçok kadının günümüzdeki kozmetik ürünlerinden beklentisi organik ve vegan olması, bununla ilgili de tabiii ki bir yazı gelecek ama kısaca şunu söylemeliyim her üzerinde organik yazan ürün gerçekten organik değildir, organiklik sertifikasını sorgulamamız gerekmektedir. Cildimiz bize büyük bir hediyedir ve onu korumalıyız.
Benim kozmetik tarihi üzerine yazım bu şekildeydi umarım beğenmişsinizdir, okuduğunuz için çok teşekkür ederim, yorumlarınızı ve önerilerinizi bekliyorum :)

Merhaba!


Herkese merhaba,
Bu blog yazısı kendimi tanıttığım ve sizlerle ilk bağ kurduğum yer olacak bu yüzden benim için çok önemli. çok heyecanlıyım bu konuda çünkü ne yazmalıyım nasıl yazmalıyım hala emin değilim. Kendimden biraz bahsederek başlarsam sanırım en doğrusu olur.
Adım Defne 20 yaşındayım Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi bölümü öğrencisiyim. Ailemin en küçük çocuğu ve en kokoş bireyiyim. Bu kokoşluktan mütevellit bir çok makyaj ve bakım ürünü kullanıyorum ve doğal olarak bunlar hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyorum.
Bir ürünü alacağım zaman ilk önce telefonumdan pratik bir şekilde bloglarda aratırım ve birçok insanın da satış görevlisine sorduktan sonra bunu yaptığını gözlemledim. İnsanlara bilgim dahilinde bu konuları anlattığımda beni ürünün temsilcisi ve ya mağazadaki satış sorumlusu sanmalarına da alıştım artık. Bundan yola çıkarak blog yazarlığı yapmanın bana uygun bir şey olabileceğini hep düşündüm, ve şu an ilk blog yazımla sizlere merhaba diyorum.
Peki bu blog içerisinde neler olacak?
Yeni çıkan makyaj ürünleri ve sürekli kullandığım makyaj ürünleri hakkında bilgiler, cilt bakımı, spor ,sağlıklı yaşam, moda ve stil önerileri gibi birçok konuda sizlerle bir araya geleceğim.
İlk blog yazımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim,yorum yapmayı unutmayın lütfen :) Bir sonraki yazımda görüşmek üzere :))